KORONA’DAN SONRA HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK!

KORONA’DAN SONRA HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK!

İnsanlar yaşam biçimlerini, doğayı örnek alarak şekillendirmişlerdir. Bir bütünlük içerisinde,  ölümü de, doğumu da yine, en iyi doğa anlatır insana…

Ne zaman ki insan doğadan ve inancından uzaklaştı, hem kendi gerçeğini hem de yaradılış gayesini unuttu. Doğayı hakimiyet altına alma çabası, hatta rakip ve rant kapısı olarak görmesi yüzünden de insan, doğa ile arasındaki o muhteşem dengeyi bozdu. 

Bugün doğanın, insanla arasına “sosyal mesafe” koymasına; Korona ile boğuşan insanlığa “HAKİKATİNİ”: dünyada misafir olduğunu HATIRLATMASINA şaşırmamak gerekir.

Hem de ne hatırlatma!

Aslında insanlık bu hatırlatmalara, salgınlarla ve doğal afetlerle  yaşadığı kitlesel ölümlere hiç yabancı değil.

Veba, kolera, İspanyol gribi gibi yaşanılan felaketler hala hafızalarda…

Dün yaşanılanlardan ders alınmadığı da ortada… Peki bundan sonrası için ders alınır mı acaba?

İnsan; sabrı, anlayışı, birlikte yaşamayı, yardımlaşmayı ve sevgiyi öğreten doğadan bu kadar uzaklaşmışken, bu felaket bizi değiştirebilir, birbirimize daha kardeş, daha paylaşımcı yapabilir mi sizce?

 “İnsanlık adına, insan olabilme adına olumlu bir gelişme ve değişme olacaktır?” diye umut edenler varsa, yanılıyorlar diyorum.

Biraz moralinizi bozacağım ama birçok kişinin “salgından sonra çok şey değişecek” öngörüsüne karşılık ben, “hiçbir şeyin değişmeyeceğini” söylüyorum.

Bugün bir yerlerde açlıktan ölen milyonlarca çocuk var. Yarın da olacak.

Bugün kendi ülkelerinden sürülmüş, sığınacak bir yer bulamayan, kimliksiz ve vatansız kalmış insanlar var. Yarın da olacak.

Bugün daha fazla ekonomik ve askeri güç elde etmek amacıyla,  bir başka ülkenin kaderini tayin eden emperyalist güçler var. Yarın da olacak.

Doğanın kalbine indirilen beton yığınları… İnsan sağlığını hiç eden beslenme biçimleri… Kâğıt üzerinde kalan adalet… Kontrolsüz büyüyen kentler… Gelir dağılımdaki eşitsizlik… Yoksulluğun ve yokluğun bazı kesimlerin kaderi haline gelmesi… Siyaset kurumunun magazinleşip, toplum sorunlarına çözüm üretememesi meseleleri bugün var, yarın da olacak.

Gördüğünüz gibi ne yaşarsak yaşayalım; zengini ve siyasi sınıfı kayıran, felaketleri bile fırsata çeviren zihniyet değişmedikçe, “ahlaklı bilim” yeryüzüne hâkim olmadıkça, doğayla iç içe yaşam kurgulanmadıkça, insanlık adına değişen bir şey olmayacaktır.

Hiç şüpheniz olmasın ki yarın, kendine yetemeyen insanlar ve ülkeler, güçlüler tarafından sömürülmeye ve kullanılmaya devam edecektir.

Muhtemelen bu sömürünün adını da, “Yeni Dünya Düzeni”  ya da “var olma ve ayakta kalabilme savaşı” koyacaklardır.

Özetle;

Doğa kendini unutan, paraya, makama ve hırslarına teslim olan insana hakikatini “ölümle” hatırlatıyor. 

İnsanlık felaketlerden ders çıkarmadıkça, fıtratlarına uygun yaşamadıkça, doğanın devasına sarılmadıkça, dolayısıyla asıl sorunun kendi olduğunu görmedikçe, ne sınavlar bitecek,  ne de acılar son bulacaktır…

“Tabiata karşı bir suçun intikamı, insan adaletinden daha zor olur.” (Dostoyevski)

Allah yardımcımız olsun.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

12 − 4 =