“KADIN SİYASETÇİ”Yİ GERÇEKTEN İSTİYOR MUSUNUZ?

“KADIN SİYASETÇİ”Yİ GERÇEKTEN İSTİYOR MUSUNUZ?

Son yıllarda sadece dünyada değil, ülkemizde de kadınlar her alanda öne çıkarılmaya çalışılıyor.
Bu fark edilişi(!) neye borçluyuz acaba?
Kimisi kadının vasıflarından, kimisi kadının ülke nüfusunun yarısını oluşturmasından, kimisi erkeklerin artık yorulduğundan, kimisi toplumların kadınlar üzerinden dönüştürülmesi gibi bir durumun söz konusu olduğundan bahsediyor.
Kadının ne istediği ise açık ve net, “bir kimlik ve birey olarak yaşamın her alanında, katkım ölçüsünde erkek kadar benimde söz hakkım olmalı” diyor.
Son yıllara kadar devam eden bir düzen var. Erkekler kamusal alanları özellikle de siyaseti kendi yaşam alanları olarak öyle düzenlemişler ki kadınlara, erkeklerin aldıkları kararları topluma taşımak, toplum desteği için çalışmak ve kadınların oylarını bu partilere kanalize etmek düşmüş.
Bu nedenle siyasi partilerin neredeyse bütün yönetim kadroları, istisnalar dışında erkeklere ait.
Siyasi parti kadın kollarının kadınları siyasete hazırlayan birimler olmaktan çok, kadın kitlesini partiye devşirmeye yarayan alan ve araçlar olarak kullanılmasının anlamı da budur.
KADIN, oy vermek ve broşür dağıtmakla meşgul edildiği ve sadece bu yönde görevlendirildiği için, (erkek tekelinde olan) siyasette, uzun zaman bir farkındalık ve güç ortaya koyamamış… İhtiyaç duyuldukça çağırılan, ihtiyaç duyulmayınca da yok sayılan olmuş. Bu durumun doğal sonucu olarak da bütün iktidar alanlarından uzak kalmıştır.
Peki, bütün bunların ve dışlanmanın neticesinde kadın ne yaptı? 
Yaşadığı toplumun sorunlarını anlamak ve kendini görünür kılmak adına sivil toplum örgütlerine yönelerek, erkek egemenliğinin olmadığı alanlarda söz alıp, güç kazandı.
Kadınları siyaset ve toplumsal yaşamdan uzak tutmak ve onların rolünü yok saymak için her yola baş vuran erkekler, kadınların yavaş yavaş güçlendiğini şükür ki göremediler. Gördüklerinde de çok geç kalmışlardı. Çünkü edindiği bilgi ve paylaşımlarla tecrübe sahibi olan kadın, çoktan siyasetin iktidar alanına doğru yürüyüşe geçmiş, az da olsa yönetime dâhil olmuştu.
KADININ HESAP EDEMEDİĞİ NEYDİ?
Yaşamın her türlü yükünü erkekle eşit olarak paylaşırken, ekonomi yönetimini ve para hâkimiyetini erkeğe teslim eden kadın, siyasal mücadelenin temel araçlarından biri olan gücün para olduğunu hesap edemedi.
Dolayısıyla kadının iktidar alanında var olmak için verdiği mücadele, gün geldi paraya takıldı.
KADIN bugün artık, erkeklerin çizdiği sınırlar dışında çalışmak, kendi olmak ve gerçek anlamda bir siyasal mücadele ortaya koymak istiyor. Bu kez önüne çıkan engel ise, ekonomi konusundaki bağımlılığı ve yetersizliği oluyor. Bu da kadına SİYASETTE, ayrı bir sorun ve teslimiyet getiriyor.
Elçiye zeval olmaz. Bugün KADINLARININ SİYASAL ALANDA var olmaları konusunda (cinsiyet kotası, pozitif ayırımcılık…vb) türlü vaatlerde bulunan SİYASİ PARTİLERE bu gerçeği hatırlatmak isterim.
Kısacası, eğer kadınların temsilinde özenli ve duyarlı bir demokrat tavır ortaya koyduklarını iddia eden SİYASİ PARTİLERİN “KADIN SİYASETÇİ”lerle yürümek gibi samimi bir istekleri varsa, ideal ve eşitlikçi siyasetin yollarındaki “paralı adamlar lazım” algısını da yıkmaları gerekiyor.
Nitelikli siyasetin gereği de bu değil midir zaten?

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 + 13 =