Köşe Yazıları

Aralık 2019

SANAL DÜNYA BİZİ YUTUYOR!..

Bilinçsizce kullandığımız internet yüzünden zamanımızı ve paramızı su gibi harcıyor, farkında olmadan, ucu bucağı gözükmeyen bir kara deliğin içinde kaybolup gidiyoruz. Kitaplarımız raflarda okunmayı bekliyor. Tiyatro ve sinemalarda perdeler üç beş kişiyle açılıp kapanıyor. Bizlerse sosyal medya da, insanları takip ettiğimiz kadar doğru bilgiyi ve sanatı takip edemiyoruz…Teknoloji iyidir...

ŞİDDETİ BİTİRECEK, ACİL EYLEM PLANI!..

Uzun zamandır “şiddet” konusunun sadece kadın üzerinden değil, bütün toplumu kapsayacak şekilde ele alınması, çözümü için de, “ekonomiden, eğitime ve sağlığa… kadar” bir çok alanla aynı anda çalışılması gerektiğinin altını çiziyorum. Ülke genelinde yaralama ve öldürmeye varan şiddet olayları son 4 yılda yüzde 69 artmış durumda...  Mutsuz, psikolojisi bozuk, sağlıksız ve...

YILDIZ’LI SOHBETLER; “TARAK YOKTU, ÇORAP YOKTU, İĞNE YOKTU!”

Onun resmine dikkatlice baktınız mı hiç? Bilginin, emeğin, yaşanmışlığın ve birikimin izlerini taşıyan anlamlı çizgiler var yüzünde… İtibarını; aşkı (tiyatro) için verdiği mücadelesi ve iş ahlakıyla kazanan, bulunduğu yerin hakkını veren birisi o. Acılarına tiyatroyu merhem eden. “Ben aşkı çiçek ve böcekleri severken keşfettim” diyen bir kadından bahsediyorum. Zarif bir tiyatro devinden; Yıldız...

YOLDAN ÇIKMAYALIM!..

İsraf bir tüketim çılgınlığıdır, savurganlıktır, yoldan çıkmaktır. Hele de ortamınız, inancınız, kültürünüz bu türden bir davranışı reddediyorsa. Lakin bugün, el birliği ile israfı kültürümüzün bir parçası haline getirmiş durumdayız. Şatafatlı bebek partilerinden sonra, sosyal medyada paylaşılan son yoldan çıkmışlık görüntüleri ise; bir hastanenin acilinde doktor ve hemşirelerin köpük banyosu oldu. Ellerimizle...

SURİYELİLER HAKKINDA Kİ DOĞRULAR…

Suriyelilerin statüsü konusunda sadece halk değil, basın, konuyla ilgili kurumlar ve bürokratlar bile farklı tanımlamalar yapıyor. “Misafir, sığınmacı, göçmen ya da mülteci…gibi” Doğrusu bilinmeyince de, bazı yanlışları doğruymuş gibi tartışabiliyoruz. Önce adını koyalım; Suriyeliler hukuksal açıdan, ne göçmen, ne de mülteci. Türkiye, Cenevre Anlaşması’na koyduğu şerhten dolayı kendi doğusundan gelen sığınmacılara...

TÜRKÇE YAZIYOR AMA TÜRKÇE KONUŞAMIYORUZ!

Harf İnkılabı’nın 91.yıl dönümünü, her zaman olduğu gibi, ne anlama geldiğini konuşmadan, “dil de birliğin” önemini ortaya koymadan, büyük bir coşku ile kutladık! Yavuz Bülent Bakiler der ki, “ Dil, bir insanın ve bir milletin hayatında bir şah damarı gibidir.” Bugün gençlerimiz dilini nasıl ve ne şekilde kullanacağını, ne dediği anlaşılmayan spikerlerden, artistlerden...

ÜLKESİNE VE İNSANINA KARŞI İKİ YÜZLÜ OLANLAR!

Aslı Erdoğan diye birisi: "Türklere okula başlar başlamaz Kürtlerden nefret edilmesi öğretiliyor" demiş. Muhtemelen bir ülkeye ait olamama gibi bir duygunun travmasını yaşıyor olmalı. Keşke Fransa’yı, Rio de Janeiro’yı sevdiği ve Ermenileri tanıdığı kadar, kendi ülkesini de daha derinden sevip, tanımak için biraz çaba sarf etseymiş. Kendisi, “Avrupa benim hayatımı kurtardı”...

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK! SURİYE’NİN SELAMETİ!

ATATÜRK, Millî Mücadele sırasında, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ve daha sonra 1937’de Suriye meselesiyle ve Araplarla olan ilişkilerimizi şöyle ifade ediyor: –Bugün tutsaklık elemleri altında inleyen birçok dindaşımız vardır. Bunlar için de, kendi muhitlerinde bağımsızlıklarını kazanmaları ve tam bir bağımsızlık ile ülkelerinin gönenç ve yükselmesine gayret sarf etmeleri en büyük dileklerimizdendir. --Ben...