TRABZON’UN ÖZÜ, DÜZÜ; “YAYLALAR”

TRABZON’UN ÖZÜ, DÜZÜ; “YAYLALAR”

Sayın kent yöneticileri VE SİYASİLER; evinizden, büronuzdan, ofisinizden, meclis odanızdan bakarsanız eğer kentinizde yapılan yanlışları göremez ya da müdahalede geç kalabilirsiniz…
Hâlbuki Trabzon’da yaprak kımıldasa haberiniz olmalı… Öyle arada köylere, göllere, yaylalara ya da açılışlara gitmekle olmuyor bu iş.
Halkı dinleyecek, yazıp-çizilenlerin takipçisi olacaksınız…
Yoksa işte böyle, aniden uzatılan basın mikrofonu karşısında şaşa kalırsınız..!
Birileri bu çıkışı alkışlasa bile, Sayın Soylu’nun inşaatı devam eden “Beton perde” ile ilgili, “bölgeye yakışmadı” şeklinde ki açıklaması kamuoyunda, konudan pek de haberdar olmadığı algısını yarattı.  Buda, Trabzon’da ki yapılaşmaların ne kadar üstünkörü ilerlediğinin göstergesi oluyor.
Dolayısıyla bu rahatlık içinde olanların “şikâyetler için” açtığı Whatsapp sayfasının çok da samimi olmadığı yönünde bir inanış var.
Bu yüzden yakın zamanda şahit olduğum rahatsız edici bir durumu, “Trabzon Büyük Şehir Belediyesinin” Whatsapp sayfasına değil, gazete sayfasına yazıyorum.
Konu; Pazartesi günü HAÇKALI BABA YAYLASINA yaptığım gezi esnasında karşılaştığım “çöp manzarası”… 30 Temmuz 2017 Pazar günü Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Düzköy Belediyesi ve Düzköy Müftülüğü’nün ortaklaşa düzenlediği “Haçkalı Hoca Baba’yı Anma Etkinliği” sonrasında alana bırakılan çöp yığınları…
Kısaca orada “yaylaya ve doğaya” nasıl sahip çıkıl(ama)dığını gördük. “Trabzon’u böyle mi TURİZM kenti yapacaksınız? ”diye soruyoruz biz de!
Değerli okurlarım bir önceki yazımda “bacasız sanayi” konusunu anlatırken;  dün bize  “TRABZONSPOR’LA doyacaksınız” diyenlerin bugün “TURİZMLE doyacaksınız” diyerek farklı bir aldatma içinde olduklarını ifade etmiştim. Bugün bu soruyu tekraren sormuş oldum. Siyaseten değil, kalben!
Son günlerde halkımıza “Trabzon’un en önemli sorunu” nedir diye sorduğunuzda, düne kadar “işsizlik ve Trabzonspor’un şampiyon olmaması” diye aldığımız cevap bugün, “doğa tahribatı, betonlaşma ve gurbet” olarak değişti. Nedeni ortada!
Köylüm (yılda üç kez ürün aldığı) yeşilinden ve toprağından uzaklaştırıldığının, betona teslim edildiğinin farkında.  Yöresi için verdikleri emekler hiç ediliyor. Hayvancılık neredeyse elle gösterilecek kadar azaldı. Meralar doğallığından çıkarılırken, Arapların huzur içinde gezecekleri piknik alanları olarak dizayn ediliyor. Sorarım size, “doymaz hırsların sahipleri”  “doğanın genleri, yeşilin bereketi, derelerin yataklarıyla oynarken; İstanbul afetinden hiç mi ders almadınız?”
 
Bilginiz olsun, “sağlıklı genç bir ağacın net soğutma etkisi, bir günde 20 saat çalışan on oda büyüklüğündeki klimaya eşit…” Bir hektar orman 15 ton karbon absorbe ederek, 10 ton oksijen üretebiliyor. Yaylalar bir kentin doğal klimasıdır.
Sözün özü, nefes aldığımız, serinliğinden ve her türden nimetinden faydalandığımız TRABZON’UN ÖZÜ, kültür düzlükleri “YAYLALARINDAN” hepimizin sorumluyuz. “Turizmle kalkınacağız” aldatmasıyla kimseyi kandırmayın, rant adına talan etmeyin, betonlaştırmayın.
Aç kalırsınız aç!
 
 

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 × three =