SANAL DÜNYA BİZİ YUTUYOR!..

SANAL DÜNYA BİZİ YUTUYOR!..

Bilinçsizce kullandığımız internet yüzünden zamanımızı ve paramızı su gibi harcıyor, farkında olmadan, ucu bucağı gözükmeyen bir kara deliğin içinde kaybolup gidiyoruz. Kitaplarımız raflarda okunmayı bekliyor. Tiyatro ve sinemalarda perdeler üç beş kişiyle açılıp kapanıyor. Bizlerse sosyal medya da, insanları takip ettiğimiz kadar doğru bilgiyi ve sanatı takip edemiyoruz…

Teknoloji iyidir elbette ama zamanı doğru kullanılırsa.

Aksi takdirde, internet bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Özellikle henüz otokontrol mekanizmaları gelişmemiş ve bilinçlenmemiş gençler ve çocuklarımız için tehlike büyük.

Dijital dünyanın nimetleri ile tehditleri arasında kalmış durumdayız…

Çoğu insan yüz yüze değil de, sosyal ağlar üzerinden kurduğu iletişimi, bir nimet kabul ederken, bu alanın, sağlıklı sosyalleşme sağlamadığının, çoğu zaman nitelikli ve sürdürülebilen arkadaşlıklar kazandırmadığının idrakinde bile değil.

Sosyal medya üzerinden yüzlerce arkadaşa sahip olmak, sosyalleştiğimiz ve yalnız olmadığınız anlamına gelmiyor.

Bağımlılık halini alan bu sosyal medya alışkanlıklarının, aslında insanları gerçek bilgiden uzaklaştırdığı, daha da yalnızlaştırdığı, zaman içinde, hem beden hem de ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği bir gerçek… Pedogaglar “dijital bağımlılığı aşmak daha zor. İllegal uyuşturucuların aksine ekranlar her yerde” uyarısında bulunuyor…

Ki, bir araştırmayı göre yalnızlık günde 15 sigara içmek kadar zararlı bir durum.

Peki, insanlarda ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlar açmasına rağmen bu bağımlılıktan neden vazgeçemiyoruz? İnsanların dijital bağımlılıkları neden gittikçe artmakta?

Bu dijital dünyanın nimetleriyle tehditleri arasındaki o ince dengeyi neden kuramıyoruz?

Kendimize verdiğimiz zarar yetmez gibi neden çocuklarımızı da bu sanal dünyanın eline teslim ediyoruz?

Tabletler, akıllı telefonlar, bilgisayar oyunları çocuklarda uyuşturucu etkisi yaptığını bile bile bu bilinçsizce seçim neden?

Türkiye’de tabletli eğitim kimi özel okullarda 4 yaşında başlıyor… Anneler 1 yaşındaki bebeklerine cep telefonunda oyun izlettirerek yemek yediriyor. Halbuki uzmanlar,  5 yaş altı çocukların teknoloji ile geçirdikleri sürenin 1 saati aşmaması gerektiği ifade ediliyor.

Bütün bu uyarılara rağmen hala, ebeveynler tarafından çocuğun tek ilgi alanı televizyon ve internet olarak belirleniyor…

Bu sosyal tecrit ve tercih bir şekilde insanlarda, toplumdan kopma, sosyal hayatta ilişki kuramama hali oluşturuyor ki, bu hal insanları zaman fakiri yaparken, sağlık ve gündelik sorunlar karşısında daha korunmasız ve yalnız hale getiriyor… Yapılan araştırmaya göre, yalnız insanların, sağlıklı, sosyal bağlantıları olanlara göre erken ölme olasılığı yüzde 50 daha fazla.

İnsanların üretim, spor, sanat ve kültürel etkinliklerin içinde olmak yerine, zamanlarının büyük bir bölümünü sanal ortamda geçirmeleri, çocuklarına da böyle bir sosyal ortam kurmaları, kendi kendilerine uyguladıkları en büyük şiddet ve sağlıksızlık hali oluyor…

Siz siz olun, yaşamınızın merkezinde; bütün gerçekliği ile önce ailenizi ve dostlarınızı, sonra kitaplarınızı, kültür ve sanat etkinliklerinizi var edin.

YEREL YÖNETİMLER; buyurun MECLİSİNİZDE bu konuyu da gündeme alın.

Toplumun “sanal dünyaya olan” bağımlılık haline karşılık, daha fazla sosyal alan ve daha fazla sosyal etkinlikler, kent halkına yapılacak en büyük hizmettir.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twelve − 12 =