Mayıs 2020
SAĞLIK BAKANI, KORANA YOLDAŞLIĞI…
Yoldaşlık genelde ortak görüşleri benimseyenler ve aynı yolda birbirlerine eşlik edenler için kullanılan bir kavramdır.Hepimiz dünya denilen yolculuğa yalnız başlasak da, insan toplumsal bir varlık olduğu içindir ki, ortak bir yaşamın gereği yolunda yoldaş arar.Hiç kimse için kolay değildir, yalnız başına yaşamın ve sorunların üstesinden gelmek.Yoldaşlık genelde, bir evlilik kurumunda ki...
Aralık 2025
BİR DEVRİM YAPIN, YALNIZ KALMAYI GÖZE ALIN!
Kurumlar susmayı öğretiyor, medya yalanı, yanlışı normalleştiriyor, sistem ödüllendiriyor. İtiraz eden “huzur bozucu”, susan “olgun”, boyun eğen “başarılı” ilan ediliyor. Sonra dönüp “neden bu toplum bu kadar yorgun?” diye soruluyor. Bu yorgunluk insanları yalnızlığa mecbur ediyor. Bu yalnızlık insanların ruh hâli değil; toplumsal olarak üretilmiş bir yorgunluk.Maskelerin kalıcılaştığı, samimiyetin...
MOBBİNG: KURUMLAR YANIYOR, HERKES SUSUYOR!..
Medya dünyası yine bir isim üzerinden tartışıyor. Habertürk TV eski genel yayın yönetmeni Mehmet Akif Ersoy uyuşturucu soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklandı; taciz iddiaları da dosyanın içine girdi.Ancak mesele yalnızca bir kişinin adli süreci değildir. Asıl mesele, bu kişinin bir kurumu yönetmiş olmasıdır. Eski bir spikerin açıklamaları bu gerçeği...
GAZETEDEN TİKTOK’A: BİR KUŞAĞIN SORUMLULUĞUNUN ÇÖKÜŞÜ!..
Akıllı telefonlar icat edilmeden önce babamın bir gazeteyi saatlerce okuduğunu hatırlıyorum.Haberleri okur, sindirir, bize aktarır; her satırın üzerine düşünürdü. Çünkü gazetenin bir süzülmüşlüğü vardı. Bir editörün vicdanı, bir denetimin ağırlığı, bir “doğruyu yazma” sorumluluğu…Gazetecilik bu ülkenin hafıza organıydı. Hafıza, sadece geçmişi taşımak değil; yanlışla doğruyu ayıran bir adalet terazisiydi.Bugün...
EĞİTİMSİZLİĞE UTANDIK MI?
Ankara’da bir grup liseli öğrenci, ders anlatmaya çalışan öğretmenleriyle alay etti; üstelik bunu kameraya alıp eğlenceye dönüştürdü.Bu görüntüler, tek bir sınıfın değil, yıllardır eğitimde biriken sorunların fotoğrafı.Sınıfta kalmanın kaldırıldığı, düşük not vermenin neredeyse yasaklandığı, velinin en küçük şikâyetinde öğretmenin zan altında bırakıldığı bir düzen… Bugün Türkiye’nin dört bir yanında...
GÜÇ HAKLIYI SUSTURMAMALI…
Türkiye’de siyasetin en büyük handikabı, gücün kendisini “doğru” gibi pazarlayabilmesidir. Kimileri sandıktan çıkmayı haklılığın delili sayar; oysa sandık sadece iradeyi gösterir, erdemi değil. Yönetme yetkisi verir, yanılmazlık değil. Bu yüzden siyasetin en kritik kırılma noktası, gücün kendini hak yerine koymaya başladığı andır.Siyasi gücü elinde bulunduranlar, hakkın da sahibi olduklarını...
SORUMLULARA DOKUNMAK ŞART!..
Bir uçak düştüğünde, bir asker toprağa verildiğinde, bir ocak söndüğünde ilk yapılması gereken bellidir: Sorumluların kim olduğunu bulmak, onlara gerçekten dokunmak.Türkiye’de yıllardır değişmeyen bir ezber var:“Araştırma başlatıldı.”Soruşturma açılır, komisyon kurulur, raporlar yazılır…Sonra?Raflar dolup taşar, ama sorumluların yüzü bile kızarmaz.Oysa adalet, kazanın olduğu yerde başlar — fotoğrafın en üstünden.Bir uçak...
KOKUDAN DEĞİL, KAYITSIZLIKTAN BOĞULUYORUZ!
Trabzon’da bir süredir kokarca böceği her yeri sarmış durumda.Evlerde, bahçelerde, tarlalarda…Halk nefes alamazken, mecliste konu hâlâ “Bu böceği kim gönderdi?” tartışmasına sıkışmış durumda.Oysa asıl mesele bu değil.Bu böcek neden bu kadar hızlı yayıldı?Neden bu kadar savunmasız kaldık?Tarımı, doğayı, yaşam alanlarımızı tehdit eden bu istilacı türle nasıl mücadele edeceğiz?Sorulması gereken...
BİR ZAMANLAR BİR PARTİ VARDI!..
Bir dönem o parti, siyaset tabelasından fazlasıydı.Bir fikri, bir ideali, bir ülke hayalini taşırdı omuzlarında. İnsanlar, o partide makam aramak için değil; bir davaya omuz vermek için bulunurdu. Bir inancın, bir idealin, bir ülke tasavvurunun etrafında toplanılırdı. “Biz” kelimesi samimiydi, çünkü ortak bir hedefe, ortak bir vicdana işaret ederdi....