EĞİTİM SİSTEMİ UMUT VERMİYOR.

EĞİTİM SİSTEMİ UMUT VERMİYOR.

Anayasa’nın 42. Maddesine göre  “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.”

(Eğitim, İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.)

Galiba “İlköğretimin Devletin gözetimi altında, zorunlu ve parasızdır.” kısmını sorgulamamız gerekiyor. Eskiden okullar açılırken, eğitimin niteliğini konuşan veliler neden şimdi ekonomiyi konuşuyor?

Aileler ekonomik koşulları yüzünden, çocuklarına yeterince destek olamayacaklarını ve onların başarısızlığa sürükleneceği endişesini taşıyor. Çünkü sistemimize göre, sosyo-ekonomik olarak iyi ailelerin çocuklarının başarısı için para çözüm olabiliyor.

Bir türlü değişmeyen bu yılda karşımıza çıkacak olan eğitim sorunlarımız;

Son yıllarda velilerin ekonomik olarak zorlandığı, eğitim sürecini yürütemediği bu nedenle de, çok liselinin kaydını açık liseye aldırdığını biliyoruz. Ekonomik nedenler ve eğitim sistemi öğrenciyi yaşama hazırlamadığı gibi okuldan da uzaklaştırıyor.

Sınavların eğitimin bir parçası olması yerine sistemin amacı olmaya devam etmesi. Okullarda eğitim değil, sınavların konuşuluyor ve programlanıyor olması… Kısacası “Sınav için okul” ; eğitim sistemimizin adı oluyor.

Öğrencilerin boş zamanlarını değerlendirme yöntemlerini bilmemeleri, okulların imkânlarının ders dışı zamanlarda öğrencilerin hizmetine sunulmaması… Okullarda yeteri sayıda Rehber öğretmen olmaması, psikolojik sorunları olan öğrencilerin gerekli psikolojik yardımı alamamaları… Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin yetersizliği…

Öğrencisini  okuma, araştırma, düşünme, uygulama konusunda bilinçlendiren ve yönlendiren öğretmenlerimizin veliler ve sistem tarafından desteklenmemesi…

Öğretmenin çağa ayak uydurması ve donanımı azaldıkça sistemdeki konumu ve itibarı belirsizleşiyor. Sadece aktarıcı ve sorucu kimliği öğretmende ki, öğretme aşkı ve idealistliği bitiriyor.  Kısacası bütün bu aksaklıklara çare olabilecek “Nasıl bir öğretmen aramalıyız?” sorusundan evvel “Nasıl bir sistem, Nasıl bir öğretmen yetiştirmeliyiz?” sorusuna cevap bulmalıyız…

Sonuç olarak;

Bütün bu eşitsizlik ve maddi zorluklar karşısında çocuklarımızın, eğitim haklarını kesintisiz ve adil olarak aldığını, bu noktada devletin sorumluluğunu yerine getirdiğini kim söyleyebilir?

Eğitim çocuklarımızı hayata hazırlamalı… Çocuklarımızın sorun çözebilme yeteneklerini geliştirmeli, yalnız yürüyebilme özgüveni vermeli. Zamanı ve sanatı değerlendirme ve de  kabiliyetlerini keşfetme gözünü açmalı.

Bize çalışkan, cesur, dürüst, yaşadığı toplumun değerlerinin bilincinde, sorumluluklarının farkında, üretken çocuklar yetiştirmemize vesile olacak eğitim sistemi lazım. Sınavlar bu amaca hizmet etmiyor. O vakit sınavlar sisteminden insan yetiştirme sistemine geçmeliyiz.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

four × four =